İncir Kuşları – Sinan Akyüz
Tarih: 17 Haziran 2014 |
Bölüm: Aşk, Güncel Kitaplar, S, Tarih |
Yorumlar: 3 Yorum var.
Suada Hatiboviç, dört yıldır Saraybosna’da hemşire teyzesi İfeta ile birlikte yaşamaktadır. Suada, konservatuvarda profesör Duşanka’nın yanında iken birden kapılır açıldı ve Duşanka şu anda müsait olmadığını söyleyerek gelen kişiyi geri gönderdi. Olan olmuştu, Suada bunda zamandır rüyalarında gördüğü beyaz atlı prensini görüp o an orada yıldırım aşkıyla içeri giren delikanlıya aşık oldu. Delikanlı bir şekilde Suada’ya ulaşıp kendisini tanıttı. Adının Tarık olduğunu konservatuvarda üçüncü sınıf öğrencisi olduğunu ve Suada’yı tanımak istediğini belirtti. Suada ve Tarık görüşmeye başladılar. Bir gün suada Tarık’ı teyzesiyle tanıştırmak için eve götürdü. İfeta, Tarık’ın ailesi hakkında sorular sordu. Suada, öğrendikleri karşısında şoke oldu.
Tarık’ın anne babası ayrı ve tek çocuk. Babası Boşnak mühendis, Almanya’da yaşıyor; annesi Sırp profesör Duşanka konservaturvarda piyano hocası. Suada, Duşanka’nın Tarık’ın ailesi olduğunu öğrenince çok şaşırdı. Duşanka, Berlin’e konsere gidecekti ve on gün sürecek Berlin konserine Tarık da birlikte gitmek istiyordu.
Tarık gideli bir hafta olmuştur. Suada’ya göre zaman geçmiyordu. Suada sınıftan etrafa saçılan nota kağıtlarını toplarken, sınıf arkadaşı Vukadin, gözleri kıpkırmızı ve içmiş bir hâlde Suada’ya olan aşkını ilan e tti. Suada kalbinde iki kişiye yer olmadığını ve kendi dininden olmayan birini sevip de aile şerefini beş paralık edemeyeceğini söyledi. Bu sözleri duyan Vukadin, kin ve öfkeyle bakarak “Bir gün hiçkimse seni elimden kurtaramayacak!” dedi ve sınıfı terk etti. Suada’nın anlası Edina’nın düğünü yaklaşıyordu. Edina düğün alışverişi için nişanlısı Fikret ile Saraybosna’ya geldi. Edina ve Fikret, alışverişlerini yapıp döndüler. Onlar gittikten bir ay sonra İfeta ve Suada düğün için Milyevina’ya gitti. Düğünden dönünce sınavlarına hırsla çalışan Suada’yı bir sürpriz bekliyordu.
Evine Hoş Geldin – Emily March
Tarih: 9 Haziran 2014 |
Bölüm: Aşk, E, Güncel Kitaplar |
Yorumlar: Yorum yok.
Aslında bir peyzaj mimarı olan John Gabe Callahan, sahip olduğu her şeyi talihsiz bir kaza sonucu kaybedince, sakin dağ kasabası olan Eternity Springs’in ıssız bir dağ evinde tek başına yaşamaya başlar. Kendini yaşamdan soyutlamıştır. Bir gün yürüyüşe çıkan Gabe Callahan, bir köpekle karşılaşır ve köpeği alıp kasabadaki veteriner Nicole Sullivan’a getirir. Nicole, akşam için yemeğe işletme danışmanı olan Bob Gerard’ı beklerken, kapıyı açtığı anda karşısında Gabe ve köpeği görür.
Bu akşam özel bir misafini beklediğini söyleyen Nic’in konuşmasını telefonunun çalması böler. Nic’i arayan Bob Gerard’dır. Bob, oğlunun dört tekerlekli bisikletten düşerek kol ve bacağını kırdığını, evine gitmek zorunda olduğunu söyler. Bob’un evli olduğunu daha önceden bilmeyen Nic, duydukları karşısında büyük bir yıkıma uğrar. Nic, o an eski evliliğini düşünür. Eğer evli olsalardı, bugün evliliklerinin altıncı yıl dönümüydü.
Geçmişini düşünerek üzülmeyeceğine, mutlu olacağına kendi kendine söz veren Nic, Gabe’yi zorla akşam yemeğine kalması için ikna eder. Emekli olduktan sonra kafa dinlemek için Eternity Springs’e yerleşen dul öğretmen olan Celeste, Eternity Springs’in daha canlı, daha yaşanılabilir bir yer olması için peyzaj mimarı olan Gabe’nin yardımına ihtiyaç duyar. Gabe’yi ikna etme işini Celeste, Nic’e verir. Nic, Gabe’yi zor da olsa ikna eder.
Eternity Springs’te Gabe’yi tanıyam kimse yoktur. Gabe, kendisini toparlamak için gelmiştir, şehre inip kimseyle konuşmak, samimi olmak istemez; ama Nic ile bir gün otururken bakarlar ki Celeste’nin evi yanıyor. İkisi de hemen yardıma koşar. Celeste o gün Nic’e Gabe’nin acılar çektiğini ve peyzaj mimarı olduğunu söyler. Yangında evin bodrum katında gelinliğiyle duran bir ceset bulurlar.
Aşkın Ev Hali – Ahmet Bulut / Gülseren Gümüş
Tarih: 5 Haziran 2014 |
Bölüm: A, Aşk, G, Güncel Kitaplar |
Yorumlar: 3 Yorum var.
Evlilik, hem insanın varlığını devam ettirmesinin doğal bir parçası hem de cenab-ı Allah’ın emrettiği bir birliktelik olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu kavram, kuşkusuz sadece aynı evi paylaşma, ev arkadaşlığı etme ile özetlenemez. Bir ömrü, sonsuza dek aşk ile paylaşmak ve aynı zamanda inancının, doğasının, sorumluluklarının gereğini yerine getirme bilinciyle birlikte hareket etmek paydasında buluşunca; evliliği kutlu ve yüksek bir yaşam biçimi olarak ele almak gerekir.
Kitap, son zamanlarda ilgi çeken bir tarzda evlilikte kadınların ve erkeklerin sorumluluklarını iki farklı gözden, cinsiyetten ve taraftan ele almaktadır. Erkeklerin gözüyle evlilik kavramı, sorumluluklar, kadınlardan beklentiler ve çocuklarımıza, yuvamıza olan bağımız yazar Ahmet Bulut tarafından Mavi sayfalı kısımlarda verilmektedir. Bu bölüm, kitabın yaklaşık yarısı hacmindedir ve içerisinde yirmiye yakın başlık içermektedir.
“Erkek Olarak Ben”, “Niçin Evleniyoruz?”, “Çeyiz Sandığı”, “Biz Bir Aile Olduk”, “Hani Söz Vermiştin?” ve “Ergenlik Dönemindeki Bir Çocuğun Babası Olmak” gibi başlıklar altında, genç bir erkeğin evlilik çağına geldiğinde hissettiği duygular, eş seçiminde dikkat etmesi gereken hususlar ve evlilik kurumunda üzerine düşen sorumluluklardan bahsedilmektedir. Özellikle evliliğin ilk yıllarında karşılaşılan sorunlar karşısında takınmaları gereken tavırlar ve eşlerini mutlu etmeleri için yapmaları gerekenler konusunda, dört çocuklu bir baba olarak Ahmet Bulut tarafından deneyimler paylaşılmıştır. roman özetleri
Kitabın ikinci kısmı, büyük oranda aynı başlıkları taşıyan; fakat kadınların gözünden evlilik kavramını ve evlenme sürecini ele almaktadır. Pembe sayfalı bu bölüm, Gülseren Gümüş tarafından kaleme alınmıştır; ki kendisi yazar Ahmet Bulut’un yakın bir arkadaşıdır. Evlenme çağına gelen kızların yaşadığı tedirginlikler, evlilikten beklentiler ve evliliğin ilk yıllarında kadınların nelerle karşılaşabileceğine dair deneyimler paylaşılmıştır.
Kocan Kadar Konuş – Şebnem Burcuoğlu
Tarih: 3 Haziran 2014 |
Bölüm: Aşk, Güncel Kitaplar, Psikoloji, Ş |
Yorumlar: 1 Yorum var.
Efsun, otuz yaşına geldiği hâlde hâlâ evlenmemiş biridir ve kitabın kurgusunun ana kahramanıdır. Kendinden yaşça küçük kuzeninin de evlilik hazırlıklarına başlaması ile kendi aşk hayatını sorgulayan Efsun, koca arayışı içine girer. Aslında buna toplum baskısı da diyebiliriz. Çünkü okulunu bitiren, işini eline alan her genç kız ya da askerliğini yapan her delikanlının bir an önce evlenmesi için birilerini bulma muhabbetini her yerde duyabiliriz.
Efsun’un ailesine göre Efsun bakımsızdır. Erkeklerin beğenmesi için Efsun’un her gün saçı fönlü, french yaptırıp şık giyinerek partilere, davetlere, yemeklere gitmesi gerekiyor. Efsun ise “Beni beğenen, böyle beğensin.” diye düşünmektedir. Efsun, dayanamayıp ailesinin söylediklerine uyarak, öyle bir yaşam tarzı benimsiyor. Nihayetinde Timur adında biriyle tanışıyor.
Timur, daha dördüncü görüşmelerinde Efsun’u meyhaneye hem de maç izlemeye götürüyor. Zavallı Efsun’un meyhaneye maç izlemek için gittiklerinden haberi bile yoktur. Meyhane’de neredeyse tek kız Efsun’dur. Zaten onun varlığını Timur bile maçı izlemeye dalarak unutmuştur. Ve Efsun bakıyor ki olacak gibi değil, dayanamayıp orayı terk ediyor.
Efsun yine aşk hayatını sorgulamaya başlıyor. Timur’u saymazsa şimdiye kadar uzun süreli olarak görüştüğü üç ilişkisi oldu ve üçüyle de birer yıldan fazla görüştü; ama hiçbiri evlilikle sonuçlanmadı. Bir gün yine Efsun’un kardeşleri, annesi, aneannesi, Efsun’un kardeşleriyle bir davete gitmesi için tutturuyorlar. Efsun da ısrarlara dayanamayıp kabul ediyor. Efsun kızımız gayet bakımlı bir şekilde davete gidiyor ve davette lise 1. sınıftan beri aşık olduğu adamı görüyor.