Toprak Ana – Cengiz Aytmatov
Tarih: 20 Ocak 2015 |
Bölüm: Kültür, Tarih |
Yorumlar: 9 Yorum var.
Toprak Ana, İkinci Dünya Savaşı’nda kocasını ve üç oğlunu cepheye gönderip, dört şehit veren bir kadının yaşadıklarını anlatmaktadır. Kitap, ömrünün sonunda toprakla dertleşen Tolganay’ın dilinden anlatılır. Ömrünün son demlerinde yaşadığı olayları toprak anaya anlatan Tolganay’ın hayatını gözden geçirelim:
Küçüklüğünden beri toprakla iç içe büyüyen Tolganay, henüz 17 yaşındayken bir hasat mevsiminde on dokuz yaşındaki Suvankul ile karşılaşır. O gün Tolganay ve Suvankul çalışmak için gece geç saatlere kadar tarlada kalırlar. O günden sonra hayatları boyunca hiç ayrılmazlar. Birlikte çalışarak ev alırlar ve art arda üç oğulları olur. İsimlerini Kasım, Maysalbek ve Caynak koyarlar.
Kasım büyüyünce baba mesleği olan biçerdöverlikle yani hasat işi ile uğraşır. Maysalbek, çok çalışkan bir öğrenci olduğu için köyde öğrenimini tamamladıktan sonra şehre gidip öğrenimine devam edip öğretmen olmak ister. Caynak ise yerinde duramaz, o kulüpten bu kulübe koşar. Aradan kısa bir süre geçtikten sonra Kasım, Aliman adında çok zeki ve çalışkan biriyle evlenir. Her şey çok güzel giderken, ileriye dönük planlar yapılırken savaş çıkar. Kasım, köylülere hem cepheye yiyecek göndermek hem de kışın aç kalmamak için hasadı kaldırmak gerektiğini söyler. Köylüler büyük bir gayretle çalışır.
Toprak Ana – Cengiz Aytmatov
Tarih: 30 Temmuz 2014 |
Bölüm: 100 Temel Eser, C, Kültür |
Yorumlar: Yorum yok.
Roman, Tolunay ile Savankul’un tanışmasına kadar giden olayların anlatılması ile başlamaktadır. Romanın asıl karakteri olan Tolunay, saf, temiz ve ailesine düşkün bir kadındır. Savankul ise kendi çapında uğraşan, mütevazi, cömert, çalışkan, çocuklarını iyi yetişmesini arzulayan fedakar bir babadır. Tolunay, hasat zamanı Savankul’la ilk karşılaştığında henüz on yedisindeydi. Savankul omuzlarına attığı yırtık bir elbise ile dolaşırdı. Ekinleri öyle rahat, öyle dipten biçerdi ki sadece orağının çınlaması, bir de düşen başakların hışırtısı duyulurdu. Savankul’un da hızlı biçici olduğu söylenirdi ama Tolunay’ın yanında yaya kalırdı. Çalışmaya başlayan ilk onlar olurdu. Gün doğarken tarlaya beraber giderlerdi. Böylece yaz sabahları doğan güneşle birlikte doğdu aşkları.
Bir gece ay ışığında ekin biçmeye kalmışlardı ve o gecenin sabahı, tarlanın ucunda Savankul’un ceketinin üstünde uyandılar. O geceden sonra hiç ayrılmadılar. Arka arkaya olan üç tane oğulları en büyük sevinçleri oldu. Kasım, Muslubeg ve Caynak. Aralarından sadece Kasım evlendi. Kasım’ın eşi Aliman pırıl pırıl bir dağ kızıydı. Tolunay da çok sevmişdi Alima’nı. Tolunay ve Aliman’ın tarlada yan yana çalıştıkları bir gün halkın toplandığını gördüler. Koşarak oraya gittiler ve vardıklarında Kasım Tolunay’a sarılarak, savaşın çıktığını söyledi. O andan itibaren savaşta yaşanılan yeni bir hayat başladı. Köyün erkekleri birer birer cepheye çağrılmaya başladı. Tolunay biliyordu ki bir gün onun yiğitlerine de sıra gelecekti. Evlerde yolu beklenen en önemli kişi postacı olmuştu.
Kasım ayını geçirdikten sonra, öğretmen olmak için okumaya giden Muslubeg’den mektup geldi. Muslubeg, arkadaşlarıyla birlikte kendisinin de askere çağrıldığını yazıyordu. Kış ortasına oğullarından mektup alabilen Tolunay’ın içi rahattı. Ama bir gün Kasım’dan bir mektup geldi. Bu mektupta cepheye gidecekleri yazıyordu. Üstelik Savankul da durmadan Askerlik Şubesine çağrılıyordu. Tolunay onu hiç çağırmayacaklarını sanıyordu ama bir gün onu da çağırdılar. Oğullarının ikisinden sonra kocası da askere gidiyordu. Üstelik hepsi de cephede çarpışacaktı.